24 Nisan 2010 Cumartesi

Haftanın Şiiri : YARIN

Siyasete tevazu ve zarafet katan şair için...

YARIN

birşeyler olacak yarın
duruşundan belli
kırdaki atların
bulutların koşuşundan belli
kazışından köstebeklerin toprağı


karıncaların telâşından belli
birşeyler olacak yarın
belki bir tomurcuk
belki bir ağacın düşen yaprağı
belki de bir çocuk



pek o kadar göremesek de uzağı
kuşların uçuşundan belli
birşeyler olacak yarın
öbürgünden önemsiz
yarından önemli



BÜLENT ECEVİT

23 Nisan 2010 Cuma

Hakimiyet Bila kayd-ü Şart Milletindir.

Kavga etmek ve el kaldırıp indirmek dışında hiçbir şey yapmayanlara inat, hala her sorunun çözümünün kaynağı olan kurumun 90. kuruluş yıldönümü hatırasına...



Fotoğraf: TBMM Genel Kurulu ikinci binası, bugün "Cumhuriyet Müzesi"dir.



“Burada bulunan saygıdeğer efendiler,
İstanbul’un geçici kaydıyla yabancı kuvvetler işgal olunduğu ve bütün temelleriyle halifelik makamının ve hükümet merkezinin bağımsızlığının yok edildiği hepinizce bilinmektedir. Bu duruma baş eğmek, milletimizin teklif edilen yabancı esaretini kabul etmesi demekti. Ancak ezelden beri hür ve bağımsız yaşamış olan milletimiz esarete altına alınmayı büyük bir şiddet ve kesinlikle reddetmiş ve hemen vekillerini toplayarak yüce meclisini meydana getirmiştir. Bu yüce meclisin en yaşlı üyesi sıfatıyla ve Allah’ın yardımıyla milletimizin içte ve dışta tam bağımsız olarak kaderini (geleceğini) bizzat üstlendiğini ve idare etmeye başladığını bütün dünyaya ilan ederek Büyük Millet Meclisi’ni açıyorum.”

Sinop Milletvekili Şerif Bey , 23 Nisan 1920

19 Nisan 2010 Pazartesi

Allah'ın Sopası


"Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan'ın idam kararına imza atan askeri hâkim Ali Elverdi, yediği yemek nefes borusuna kaçınca solunum yetersizliğinden vefat etti.

...
Elverdi, 12 Mart muhtırasının ardından ilan edilen sıkıyönetim sürecinde Ankara 1 Nolu Sıkıyönetim Mahkemesi Başkanlığı'na getirildi. Elverdi buradaki yargılamalar sırasında verdiği kararlar nedeniyle çok tartışıldı. Ancak Elverdi'nin en çok tartışılan kararı Deniz Gezmiş ve arkadaşları hakkında verdiği idam kararı oldu. Elverdi, 'anayasal düzeni ortadan kaldırmak' suçlamasıyla yargılanan Gezmiş ve arkadaşlarını 6 Mayıs 1972'de idama mahkûm etti. Elverdi, Gezmiş ve arkadaşlarının idamını da izledi. İdamın ardından Elverdi'nin, “İdam sehpasında bile komünizm propagandası yaptılar” sözleri uzun süre hafızalardan silinmedi.Elverdi, Tuğgeneral rütbesiyle emekli olduktan sonra, aynı davanın savcısı Baki Tuğ ile birlikte siyasete atıldı. Elverdi, 1977 yılında Adalet Partisi'nden Bursa milletvekili seçildi. Elverdi, 1980 yılında yazdığı 'Bu vatana Kastedenler' isimli kitabında, dönemin gençlik hareketlerini ağır bir dille eleştirerek, Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmelerinin zorunluluğunu savunmuştu. Elverdi, verdiği röportajda ise, 1961'de idam edilen Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu için “şehit” ifadesini kullanırken, Gezmiş ve arkadaşlarının idamı için, “İdamları ibret-i müessese olmuştur. Onlar asıldıktan sonra hadiseler durmuştur” demişti.Elverdi, idamları önlemek için mücadele eden Mahir Çayan'ın arkadaşlarından Ertuğrul Kürkçü, için de, “İdam edilmesi gerekirdi” ifadelerini kullanmıştı."

RADİKAL , 18 Nisan 2010


Bu konuda yazılabilecek çok şey var ama sanırım durumu en iyi şu iki kelime özetliyor: "İlahi Adalet". Sevgili Azrail'e ufak bir hatırlatma yapmayı borç biliyorum; Hani Marmaris'te resim yapan emekli bir amca var, onu da böyle güzel bir şekilde yanına alırsan bizi çok mesut edersin, Sevgiler.

18 Nisan 2010 Pazar

Aussie

Eğer bir gün cinsel tercihlerimi değiştirecek olursam, sebebi bu iki adamdır.

13 Nisan 2010 Salı

Haftanın Şiiri : Masa da Masaymış Ha

Büyük Usta Edip Cansever'e saygılarla..

MASA DA MASAYMIŞ HA
Adam yaşama sevinci içinde
Masaya anahtarlarını koydu
Bakır kaseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu
Bisiklet sesini çıkrık sesini
Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
Adam masaya
Aklında olup bitenleri koydu
Ne yapmak istiyordu hayatta
İşte onu koydu
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onları da koydu
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
Uzandı masaya sonsuzu koydu
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranın dökülüşünü koydu
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
Tokluğunu açlığını koydu.

Masa da masaymış ha

Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu.

EDİP CANSEVER



Konuyla alakasız masa fotoğrafı: Lozan Barış Antlaşması'nın imzalandığı masa.
Şu an 1. TBMM Müzesi'nde sergilenmektedir

6 Nisan 2010 Salı

YGS'ye gittim, dönücem


Sınav nedeniyle bir süre kapalıyız. Sınava girecek herkese de bol şans diliyorum.
Kurupilav

5 Nisan 2010 Pazartesi

Her gün 1 yeni apaçi

Madem son dönemde Facebook'ta "Her gün 1 yeni apaçi" grubu çok popüler oldu, ben de modaya uyayım dedim ve bugün blogda tanıdığım en apaçi insanı sizinle tanıştırmak istedim.

Evet aşağıda fotoğrafını gördüğünüz apaçi Almancı bir ailenin çocuğu olarak, Almanya'da dünyaya gelmiş. Çocukluğu her apaçi gibi sokaklarda futbol oynayarak geçerken bir gün muhtemelen bir antrenör, bundaki futbol yeteneğini keşfetmiş (evet bir ara hatırlatın birlikte "yetenek" kelimesinin tanımını yapalım.) Ve sonrasında kendini profesyonel takımlarda futbol oynarken bulmuş. Tabi kendisi doğuştan apaçi olduğu için hiçbir zaman profesyonel olamamış.



Nasıl ki Almanya'da tutunamayan her gurbetçi şarkıcı Türkiye'ye gelip albüm yapıyorsa, bu apaçi de Almanya futbolu onun apaçiliğini kaldıramadığından olsa gerek Türkiye'nin yolunu tutmuş. Biraz yetenek(evet yetenek...yine o kelime...) biraz da şansının yardımıyla Galatasaray'da forma giymeye başlamış. Evet zaman zaman takıma katkısı da olmuş. Ama genellikle takıma 1 katkı yaptıysa 10 zarar vermiş. Bununla birlikte gerek kendi adına açtığı internet sitesinde yazdığı yazılarla(bir de yazıyor bu adam), gerek eklediği resimlerle kendinin aslında ne kadar büyük ve iyi bir futbolcu olduğunu anlatmış daima. Fakat bu siteye bakanların tek gördüğü aslında bu kişinin ne kadar apaçi olduğuymuş.


Neyse, yazıyı uzatmadan esas konuya, bu arkadaşı neden günün apaçisi seçtiğimize gelelim. Barış Özbek, bugün oynanan Sivasspor- Galatasaray maçında Galatasaray'ın tek golünü atarak takımına katkı sağladı. Fakat bu katkı kendisine çok gelmiş olmalı ki hem takımına zarar vermek, hem de aynı anda birisinin futbol hayatını bitirip bir taşla iki kuş vurmak amacıyla o an top ayağında olan Sivassporlu Kadir'e resmen kasıtlı olarak tekmeyle daldı ve Kadir'in kaval kemiğini yardı. Sonrasında kendisi kırmızı kartla oyundan atıldı ama atılırken bile sahayı karıştırmayı başardı. Gelen haberlere göre Kadir'in bacağına dikiş atılmış ve pek bir şey yokmuş. Barış ise bu pozisyondan dolayı en az 3 maç ceza alır, sonrasında da bir daha Galatasaray forması giyemeyeceği muhakkak. Dolayısıyla rakibinin futbol hayatını bitirmek isterken biten kendi futbol hayatı oldu. Hayatının en büyük şanslarından birini gerizekalılığı ve apaçiliği yüzünden harcadı.

Yazımın sonuna gelirken Barış'a "Umarım sezon sonunda hayatımızdan sonsuza kadar çıkarsın, sen sadece Galatasaray'ı değil, futbol oynamayı bile haketmiyorsun, lütfen geldiğin yere geri dön" diyorum ve günün apaçisine Ulu Önder Atatürk'ün şu sözünü armağan ediyorum : "Ben, sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim."