5 Nisan 2010 Pazartesi

Her gün 1 yeni apaçi

Madem son dönemde Facebook'ta "Her gün 1 yeni apaçi" grubu çok popüler oldu, ben de modaya uyayım dedim ve bugün blogda tanıdığım en apaçi insanı sizinle tanıştırmak istedim.

Evet aşağıda fotoğrafını gördüğünüz apaçi Almancı bir ailenin çocuğu olarak, Almanya'da dünyaya gelmiş. Çocukluğu her apaçi gibi sokaklarda futbol oynayarak geçerken bir gün muhtemelen bir antrenör, bundaki futbol yeteneğini keşfetmiş (evet bir ara hatırlatın birlikte "yetenek" kelimesinin tanımını yapalım.) Ve sonrasında kendini profesyonel takımlarda futbol oynarken bulmuş. Tabi kendisi doğuştan apaçi olduğu için hiçbir zaman profesyonel olamamış.



Nasıl ki Almanya'da tutunamayan her gurbetçi şarkıcı Türkiye'ye gelip albüm yapıyorsa, bu apaçi de Almanya futbolu onun apaçiliğini kaldıramadığından olsa gerek Türkiye'nin yolunu tutmuş. Biraz yetenek(evet yetenek...yine o kelime...) biraz da şansının yardımıyla Galatasaray'da forma giymeye başlamış. Evet zaman zaman takıma katkısı da olmuş. Ama genellikle takıma 1 katkı yaptıysa 10 zarar vermiş. Bununla birlikte gerek kendi adına açtığı internet sitesinde yazdığı yazılarla(bir de yazıyor bu adam), gerek eklediği resimlerle kendinin aslında ne kadar büyük ve iyi bir futbolcu olduğunu anlatmış daima. Fakat bu siteye bakanların tek gördüğü aslında bu kişinin ne kadar apaçi olduğuymuş.


Neyse, yazıyı uzatmadan esas konuya, bu arkadaşı neden günün apaçisi seçtiğimize gelelim. Barış Özbek, bugün oynanan Sivasspor- Galatasaray maçında Galatasaray'ın tek golünü atarak takımına katkı sağladı. Fakat bu katkı kendisine çok gelmiş olmalı ki hem takımına zarar vermek, hem de aynı anda birisinin futbol hayatını bitirip bir taşla iki kuş vurmak amacıyla o an top ayağında olan Sivassporlu Kadir'e resmen kasıtlı olarak tekmeyle daldı ve Kadir'in kaval kemiğini yardı. Sonrasında kendisi kırmızı kartla oyundan atıldı ama atılırken bile sahayı karıştırmayı başardı. Gelen haberlere göre Kadir'in bacağına dikiş atılmış ve pek bir şey yokmuş. Barış ise bu pozisyondan dolayı en az 3 maç ceza alır, sonrasında da bir daha Galatasaray forması giyemeyeceği muhakkak. Dolayısıyla rakibinin futbol hayatını bitirmek isterken biten kendi futbol hayatı oldu. Hayatının en büyük şanslarından birini gerizekalılığı ve apaçiliği yüzünden harcadı.

Yazımın sonuna gelirken Barış'a "Umarım sezon sonunda hayatımızdan sonsuza kadar çıkarsın, sen sadece Galatasaray'ı değil, futbol oynamayı bile haketmiyorsun, lütfen geldiğin yere geri dön" diyorum ve günün apaçisine Ulu Önder Atatürk'ün şu sözünü armağan ediyorum : "Ben, sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder