26 Ekim 2010 Salı

Saygılar..


Şu güzel fotoğrafın altına yazacak bir yorum bulamadım. Fotoğraf ve efsaneler zaten kendini anlatıyor. 

11 Ekim 2010 Pazartesi

20. Yüzyıl : Çelişkiler Asrı

        İnsanlığın kaderini değiştiren, tarihin akışına yön veren birçok olayın yaşandığı 20. yüzyıl, acaba tarihçiler tarafından gelecek nesillere nasıl aktarılacak?

        Milliyetçilik adıyla Osmanlı, Yugoslavya gibi çokuluslu yapıların yıkılıp, birçok milletin bağımsızlığını kazandığı bir yüzyıl olarak mı?

        Yoksa milliyetçilik maskesiyle güçlü ulus devletlerin güçsüzleri sömürdüğü, kullandığı hatta katlettiği bir yüzyıl olarak mı?

        2 dünya savaşı, 1 soğuk savaşa şahitlik eden bu yorgun asır, milyonlarca insanın hayatını kaybettiği, resmi-gayrıresmi birçok katliamın yapıldığı bir vahşet asrı olarak mı hatırlanacak, yoksa İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin kabulü gibi insan hakları ve özgürlükler konusunda olumlu adımların atıldığı bir özgürlük asrı olarak mı?

        Büyük ve kitleleri arkasından sürükleyen liderlerin ortaya çıktığı bir dönem, Hitler’in, Mussolini’nin, Stalin’in mi, yoksa Atatürk’ün, Gandhi’nin, Mandela’nın mı yüzyılı olarak yazılacak tarih kitaplarına?

        Bilimde en büyük ilerlemelerin yaşandığı bu teknoloji çağı, tıptaki gelişmelerle mi yoksa bilimsel çalışmalarda denek olarak kullanılan insanların öldürülmeleriyle mi anımsanacak?

        İnsanlığın en büyük ikinci ortak dili futbolun doğduğu yüzyıl, tarih penceresinden bakıldığında spor dallarında art arda kırılan rekorlar yönüyle mi, art arda patlayan doping skandalları yönüyle mi görülecek?

        Tarih terazisi, hayvanların haklarını can siper savunup, bazı insanların haklarını – sırf ten renginden dolayı– görmezden gelen yirminci yüzyıl insanını nasıl tartacak?

        Peki, kadın hakları savunucuları? Onlar 20. yüzyıl deyince kadınlara verilen seçme-seçilme haklarını mı, baskıları, recm cezalarını mı yazacak kendi tarih kitaplarına?

        İnsanoğlu, atalarının doğaya isyan ederek dağları deldiği, nehirlerin yataklarını değiştirdiği, toprağın derinlerinlerinden petrol çıkarıp dünyanın dışına seyahat ettiği bu başkaldırılar çağını, komünizmle kapitalizmi, aruzla heceyi, Galatasarayla Fenerbahçe’yi bir araya getiren bu çelişkiler asrını,1929’ların, 1945’lerin, 1968’lerin bu yılgın tanığını ne diye hatırlayacak?

         
        NOT: Bu yazım bundan 2 sene önce Kadıköy Anadolu Lisesi öğrenci dergisi MARTI'da yayınlanmıştı. Gece gece bilgisayarımda bulup tekrar okuyunca hoşuma gitti ve blogumda paylaşmak istedim. Umarım suç işlemiyorumdur. :)