30 Nisan 2013 Salı

EBY



"Düşünüyorum da aşk sözcüğünü de biraz eksik buluyorum şu senlen ben aramızdaki ilişkiye. Daha büyük, daha sağlam bu bizimki. Aşk onun içinde sadece bir kısım galiba. Ötesinde aşkla birlikte, ama yer yer, zaman zaman onu aşan başka duygular, başka esriklikler, başka baş dönmeleri de var bizde. Seni seviyorum, ve senin için her şeyim. Beni seviyorsun, ve benim için her şeysin. Bir insan için şu kısa hayatta daha önemli ne olabilir ki."



Cemal Süreya Zuhal'ine yazmış, bense okurken seni düşündüm..

24 Nisan 2013 Çarşamba

Bir 23 Nisan Anısı..

        Sene 2002, ilkokul 5. sınıfta okuyan ve gerek başarılı ders notları gerekse büyüklerine saygılı kişiliğiyle öğretmenleri tarafından sevilen bir öğrenciyim. Nisan ayının başları, ilkokul sınıf öğretmenim yanıma geliyor. Bildiğiniz gibi her sene 23 Nisan'da bir kişi devlet yöneticilerinden birinin koltuğuna oturur, Bandırma'da en üst düzey devlet görevlisi kaymakam, ve o sene de kaymakamın koltuğuna oturacak öğrenci bizim okuldan seçilecekmiş. Her sene 5. ve 8. sınıflardan birer kız ve birer erkek olmak üzere toplam 4 kişi seçiliyor ve bu 4 kişi 23 Nisan'da kaymakamın huzuruna çıkıyormuş, kaymakamın seçtiği bir kişi de o gün kaymakamın koltuğuna oturuyormuş. İlkokul öğretmenim 5. sınıflardan da erkek olarak benim seçildiğimi söyledi ve ekledi "Kaymakam küçük çocukları çok seviyor, o yüzden de genellikle 5. sınıf ve erkek olan öğrenciyi seçiyor, ona göre kendini hazırla." Tabi benim nasıl heyecanlı olduğumu tahmin edebiliyorsunuzdur. Henüz 11 yaşındayım ve 23 Nisan'da kaymakam olma ihtimalim var. Aynanın karşısına geçip günlerce hazırlandım, kaymakam bana ne sorular sorabilir, bunlara ne cevap veririm, ben kaymakam koltuğuna oturunca ne yapmalıyım, her ihtimale karşı hazırlanıyorum, çünkü öğretmenimin dediğine göre kaymakam o gün kesinlikle beni seçecek.

        Ve nihayet 23 Nisan günü geldi çattı. Sabah 9'da buluşup okul müdürümüz ve 4 öğrenci kaymakamın huzuruna çıkacağız ama ben erkenden uyanmışım son bir tekrar yapıyorum: "Kaymakamımızın adı İsmail Gürsoy, kaymakam İçişleri Bakanı tarafından atanır, İçişleri Bakanımız Rüştü Kazım Yücelen ..."  Saat 9 oldu ve nihayet okul müdürü ve 4 öğrenci ile kaymakamın huzurundayız, aynı zamanda Bandırma'nın tek yerel kanalı olan MARMARA TV de orada, yani kaymakam koltuğuna oturuşumu bütün Bandırma izleyecek..

        Öncelikle kaymakam tek tek isimlerimizi soruyor, kendimizi tanıtıyoruz; Sonra kendisine bir sorumuz olup olmadığını soruyor ve günlerce hazırlandığım sorulardan birini soruyorum, yanlış hatırlamıyorsam Marmara Denizi ve Bandırma Körfezi'ndeki kirlilikle ilgili bir soru, ama tüm bunlar olurken kalbim nasıl atıyor  anlatamam. Sonunda heyecanla beklediğim an geliyor ve kaymakam o cümleyi kuruyor: "Evet çocuklar, şimdi aranızdan birini seçeceğim ve o bugünkü kaymakamımız olacak, hanginiz olmak istiyor bakalım?" Tabi dördümüzden de ses çıkmıyor, herkes "istemem, yan cebime koy" havalarında. Kaymakam tam aramızdan birini (çok büyük ihtimalle de beni) seçmek üzereyken okul müdürümüz lafa giriyor ve 8. sınıflardaki çocuğa dönüp, "Mehmet*, sen geçmek ister misin?" diyerek bütün hayallerimi yıkıyor. O andan sonrası benim için kocaman bir karanlık.. Kaymakam koltuğuna oturmuş herkese direktifler veren, İlçe Milli Eğitim Müdürü'nü arayıp okulların durumunu soran bir Mehmet ve günlerdir kurduğu hayalleri yıkılmış, Mehmet'in karşısındaki koltukta büzüşüp oturmakta olan ben..

        Akşam heyecandan doğru düzgün hatırlamadığım anları ve hayallerimin yıkılışını MARMARA TV Haber Bülteni'nde izliyorum, fakat olayın üzüntüsünü atlatmışım bile, gülümsüyorum izlerken. Çocukluk neticede, üzüntüler de sevinçler de kısa süreli oluyor, üstelik koltuğuna oturamasam da, o yaşta kaymakamın huzuruna çıkmışım, daha ne olsun ki! Günün bir diğer tesellisi ise kaymakamın hepimize hediye ettiği şık bir dolma kalem oluyor, her baktığımda bana o günü hatırlatan ve yüzümü güldüren siyah bir kalem..


*: Hatırlayamadığım için Mehmet yazdım, ama çocuğun adı başka bir şeydi. Okul müdürümüzün adı da Selahattin Olcay'dı ve kendisini hiç sevmezdim.